Term
| Still, I'm sure that in the end it's for the best |
|
Definition
| Bununla beraber bundan iyi bir sonuç çıkacağına inanıyorum |
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
|
Definition
| Öğlene kadar dönebileceğimi ümit ederim |
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
| She should easily get that prize |
|
Definition
| O ödülü kolaylıkla kazanması lazım |
|
|
Term
| If I were a nice person I would invite him to dinner. |
|
Definition
| Nazik bir kişi olsaydım akşam yemeğine buyurun derdim. |
|
|
Term
| If he were her now I'd kill him! |
|
Definition
| Şimdi karşımda olsa öldürürdüm |
|
|
Term
|
Definition
|
|
Term
| I'll take a kilo of either the apples or the pears, whichever is cheaper |
|
Definition
| Elma ya da armut farketmez, hangisi ucuzsa ondan bir kilo alacağım |
|
|
Term
|
Definition
| biri veya diğeri; hangisi olursa |
|
|
Term
|
Definition
|
|